19 Ocak'ta, saat üçte, aynı yerde...
“Sevgili kardeşlerim,
Ne mi demişti eşim hayattayken; “önce gelin şu lirik yalnızlığımızı paylaşalım başta. Beni gömmeye değil, yaşatmaya gelişinizin ilk töreni olacak bu. Bırakın ağlaşmayı, yoklayın yüreklerinizi, aranızdan ayrıldığımı sandığınız yürek çırpıntılarını orada duymuyor musunuz?”
Bir yıl sonra onu yaşamak için yine buradayız.
Burada yani kanını suyla sabunla temizlemeye çalıştıkları kaldırımdayız. Bu kaldırım bu şekilde temizlenebilir mi, unutturulabiir mi?
Kardeşlerim, bu ancak ve ancak vicdanların duymasıyla, kanları dökenlerin pişmanlık, ikrar ve af dilemeleriyle mümkün olabilir. Yoksa Habil’in kanı gibi dökülen hiçbir kan ve bu kan susmayacaktır. O kan bir yıldır hiç susmadı kardeşlerim. Çünkü kanın sesi adaletle susar. İşte bugün sizler de adalet için buradasınız. Sessizliğinizde adalet çığlığı duyuluyor.
Peki adalet nasıl yerini bulacak, geçen bir yıl içinde adalet adına ne gördük?
Katilin eline ülkemin bayrağını verip poster çektirenlere ülkemin adaleti ne yaptı?
Sadece görüntülere basına verenlere dava açıldı. Stadyumlarda “hepimiz Ogün’üz” diye bağıranlara, onu hain ilan eden devlet görevlilerine ne yaptı ülkemin adaleti?
Telefonda “Tek farkılılk kaçmayacaktı ama bu kaçtı” diyen ve kimin öldüreceğini bilen emniyetçilere ne yaptı ülkemin adaleti?
Daha katil yakalanmadan silahın markasına kadar bilen jandarmalara ne yaptı ülkemin adaleti?
Cinayet planları yapılan ocaklara ne yaptı ülkemin adaleti?
Eşime haddini bildirmeye çalışan vali yardımcısına ne yaptı ülkemin adaleti?
Diyorlar ki, 301’den kim hapse girdi? Ben de diyorum ki, keşke yaşatsalardı da hapiste olsaydı. Çünkü yaşatsalardı bugün gerçekten 301’den hapisteki üçüncü ayı olacaktı.
Evet kardeşlerim, bugün adalet istediğimiz için buradayız. Daha kimler bıçaklandı, kaçırıldı, öldü, sayısı yok. Elbette acılı yüreklerin de sayısı yok. Ama kimler cesaret bulacak da, onun dediği gibi “terörün gücü ve gücün terörüne” karşı gelecek?
Dediği gibi, uğruna ölünesi davaları uğruna yaşanası davalara dönüştürmedikçe belli ki bu tür vahşetler çok yaşanacak.
Bizi acılarda akraba ettiler. Maalesef yasta kardeşlik de bugün cesaret istiyor. Ama asıl yaşamak cesaret ister, umut cesaret ister, adalet cesaret ister kardeşlerim.”
Rakel Dink, 19 Ocak 2008
Video
No comments:
Post a Comment